Yapraklarım her döküldüğünde,
yeniden yeşereceğini bilmeliyim sayende.
Peşimi sakın bırakma.
Ben ölüm olsam sen yaşam ol akıp
giden ömrümde.
Hayatta ölüm olduğunu bildiği
halde sırf yaşamak güzel diye sevinen, mutlu olan insanlar gibi olmalıyım.
Sonun ne olursa olsun, peşimden
senin geldiğini bilmeliyim.
Ben kışken sen yazım ol.
Ben senken sen de biz ol mesela…
2017
Ankara
BEKLEME
Belki bir zaman geriye dönebilir hayat,
Hep akacak değil ya.
Geçmişle gelecek arasında.
İşte tam da şimdiki zamanda bir yerlerde,
Kaybolup giden,
Yıkılan yok olan ne varsa,
Arayıpta bulamadığın,
Biraz masum, biraz yalan.
Benim beklediğim işte o an.
Fakir edebiyatı çok satmaz ne varsa eskilerde var.
Eskiler dediysek de bakma sen,
Şimdikiler pek bilmez aslında.
Kıymeti çok sonra anlaşılan.
Yazmakla ekmek arasında kalıp, karnından gelen seslere yenik
düşen.
Yurdum insanı, fakir edebiyatçısı.
Dertlerin derya olduğu çok dönemler geldi.
Yıkılmaz kalelerin sancısı.
Açılan delikler arasında ezilen yok olan yüreğim, gençliğim.
Ne varsa mazide,
Neyi bırakmışsam bunu da yarın yaparım diye.
Ertelediğim ne varsa kayıp gitti elimin ucundan.
Parmak ucundaki son kan damlası sebep oldu aslında.
Alıp götürdü.
Benden, yüreğimden, yarınımdan.
Ve de en çok ta beni ben yapanlardan
Götürdü hepsini.
Yarınlar da güzel olur elbet diye beklediğim gecelerde.
Alkol kokusu karışmışken gündüzlerime.
Tokuşturduğumuz kadehlerde.
Ne varsa dillerden dökülen.
Sarhoşken edilen dualar kabul olmaz belki ama,
Beddualarda tutmasa keşke.
Sonra çok acıtıyor.
Acıtmasa da dokunuyor insana.
Bol sulu içilen kadehlerdeki Tekirdağ rakısı.
Belki bir zaman geriye dönebilir hayat diye bekleme çocuk.
Giden ne zaman geldi ki şimdi bekleyesin.
Tek yönlü hayatlarda gece bekçisi olmaksa eğer yaşamak.
İçine edilesi aşklarda belki biraz temiz kalmak.
Yüreğinden geçirdiğin ne varsa tersine çıkıyorsa eğer.
Beklemek hep acıtıyorsa içinde bir yerlerini.
Söküp atmak imkansız geliyorsa belki farkında olmadan.
Hayat senin kadar temiz değil diye verdiğin kararlar üç beş
kuruş para karşılığı zorlanıyorsa fuhuşa.
Kokusundan etkilenipte saklanıyorsan bir yerlerde.
Bekleme çocuk.
Belki bir zaman geriye dönebilir hayat ama.
Bekleme, giden çoktan gitti.
Türk yazarların öenmli sözleri
1- NAZIM HİKMET
biz başka severdik, o yüzden başka sevemedik
2- ORHAN VELİ KANIK
Boş konuşan insan çana benzer, içi boş olduğu için çok ses
çıkartır.
3- YAŞAR KEMAL
İnsan bir kere birine geç kalır ve bir daha hiç kimse için
acele etmez
4- ATİLLA İLHAN
Bazıları şiir sevmez çünkü yaraları yoktur, yaraladıkları
vardır.
5- ÖZDEMİR ASAF
Tek kişilik miydi ki bu şehir ? Sen gidince yalnız kaldı.
6- AHMET HAŞİM
Sen sevmeyi bilmedin ki ölmeyi de bilesin. Çünkü sevmeyi
bilmeyenler ölmeyi de bilmez.
7- TEVFİK FİKRET
Benim ayinim düşünüp yapmaktır. Benim dinim insan gibi
yaşamaktır.
8- SABAHATTİN ALİ
Riyakarlık tesellide son haddini bulur.
9- CEMAL SÜREYYA
Ah ayrılık, bir tek seninle ayrılamadık.
10- MEHMET AKİF ERSOY
İki çeşit insan vardır. Zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen,
zaman geçtikçe yüzsüzleşen.
1- Franz Kafka
Huzur mu istiyorsun? Az eşya, az insan
En kötüsü de sahip olmadığın şeylere ait olmandır.
Aylar sonra ilk defa gözlerim bir işe yarayacak, sen
görerek.
2- Lev Tolstoy
Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.
Öyle zaman olur ki nereye gittiğin önemini yitirir; çünkü
asıl önemli olan yanında kiminle gittiğindir.
Varlığı bir şey kazandırmayan insanların yokluğu bir şey
kaybettirmez.
3- Victor Hugo
Az yalan söylenmez, yalan söyleyen her yalanı söyler.
Ölmek bir şey değil, korkunç olan yaşamaktır.
Kadını güzel yapan Tanrı, sevimli yapan ise şeytandır.
4- Honore De Balzac
Her büyük servetin altında büyük bir suç vardır.
Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.
Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmak
gerekir.
5- johan W. Goethe
Niye ki bu bitmek bilmez yaratılış, yok olacaksa bir gün her
yaratılmış.
Kardeşlerimi Tanrı yarattı ama dostlarımı ben buldum.
Uşağım bile olsa yanlışlarımı düzelten efendim olur.
6- Dostoyevski
Sevgi ile kin kalpte uzun süre barınamaz.
Şurası açıktır ki biz sevgiyi acıya bularak severiz.
Kadın her şeyi gören gözü bile aldatır.
7- Moliere
Bilgili bir ahmak, cahil bir ahmaktan daha çok ahmaktır.
Geç yetişen ağaçlar en iyi yemiş verenlerdir.
İnsanları aldatmak, güldürmekten daha kolaydır.
8- Jack London
Onun ne düşündüğünün sevilebilirliği ile hiçbir ilgisi
yoktu.
Ölüm acı vermez, acı veren şey yaşamdır.
Dünyanın tüm hazlarının tadını çıkarma özgürlüğü veren şey,
paradır.
9- Çehov
Anlamaya çalışma. Hayat hep böyledir işte. Hep o kıyamadıklarımız
kıyar bize.
Birileri arkanızdan konuşuyorsa, ondan öndesiniz demektir.
Eğer yalnızlıktan korkuyorsanız evlenmeyin.
10- William Shakespeare
Korkaklar, ölmeden önce defalarca kez ölür; cesur insan
ölümü bir kere tadar.
Dik tepelere tırmanmak için başta yavaş yürümek gerekir.
Erkeklere sevgilerini sık söyleyen kadınlar en az seven
kadınlardır.
DÜNYA ÜZERİNDE YAŞANMIŞ İLGİNÇ ÖLÜMLER
Hayatımız boyunca bir
çok kez farklı ölümlere şahit olmuşuzdur. Duyduğumuz anda irkildiğimiz ve
yaşamayı ne kadar çok sevdiğimiz aklımıza gelir. ‘’Allah ölümün bile
hayırlısını versin’’ sözünü hatırlatıp, sizler için hazırlamış olduğum listeye
geçmek istiyorum.
İLGİNÇ ÖLÜMLER
İLAÇ KUTUSUNUN KAPAĞI
1- TENNESSEE WİLLİAMS
24 Mart
1911 de Mississippi de doğdu. 7 yaşında yakalandığı hastalığı olan difteri
nedeniyle bacaklarını kullanamamaya başladı. Annesinin bu dönemde vakit
geçirmesi için aldığı daktilo sayesinde yazmaya olan isteği arttı. Tiyatronun
iflah olmaz güneylisi olarak bilinir.
Ölüm
sebebi ise oldukça ilginçtir. Her zaman kullanmış olduğu göz damlası ilacının
kapağıdır. İlacı her seferinde kullanırken, kapağını ağzına alır ve dişlerinin
arasında tutar bu şekilde kafasını geri yatırarak damlasını damlatırdı. İlacını
son aldığı seferde ise işler oldukça ters gitti ve kapak boğazına kaçarak
boğulmasına sebep oldu.
İDRAR KESESİ YIRTILMASI
2- TYCHO BRAHE
Danimarkalı
bilim adamıdır. 16 yy. yaşamış ve astronot biliminde çığır açmıştır. Yaşadığı
dönemde yemek bitmeden sofradan kalkılması hoş karşılanmazdı. Yemek öncesi
tuvalete gitmeyi unutan talihsiz adam, alkolü fazla kaçırmış ve tuvalete gitmek
için de izin isteyememiştir. Aşırı baskı nedeniyle idrar kesesi patlamış ve 11 gün
acı çektikten sonra ölmüştür.
KORKUDAN ÖLEN KADIN
3-Eşine şaka yapmak
isteyen bir adam, evin içinde kendisini iple asarak intihar süsü verir.Eve gelen kadın ise kocasını ipte asılı
görünce bayılır. Bu sırada komşuları olan bir kadın ise kapının açık olduğunu
fark eder. Evdekilerin öldüğünü düşünen kadın eve girer ve para edecek ne varsa
toplar. Evden çıkacağı sırada, adam kadına tekme atar. Kadın ise ölünün
canlandığını düşünür ve korkudan orada ölür.
ÖLÜMLE ALAY EDİP HİPOTERMİDEN ÖLMEK
4- 1998 yılın da yaşanan bu olayda, Fransız bir adam oldukça
ilginç intihar girişiminde bulundu. Bir deniz kıyısında bulunan tepeye çıkıp
boynuna ip bağladı. Aynı ipin ucunu bir kayaya bağladı ve zehir içerek kendini
ateşe verdikten sonra uçurumdan atladı. Atladıktan sonra elindeki tabanca ile
kafasına ateş etti.Buraya kadar her şey
oldukça ilginç ama asıl ilginç olan bundan sonra başlıyor.Tabancadan çıkan kurşun adamın kafasına
isabet etmek yerine ipi kopardı. Ve adam suya düştüğünde bu sayede ipte asılı
kalmadı. Suya düşmesi ile beraber yanan elbiseleri hemen söndü. Soğuk suyla
temas eden vücudu içtiği zehri kusmasına sebep oldu.Sudan bir balıkçı tarafından çıkarılan adam,
kaldırıldığı hastanedehipotermi yani
vücut ısısının aşırı düşmesi sonucu öldü.
AYAK BAŞPARMAĞI ENFEKSİYONU
5- beşinci sırada birçok insanın tanıdığı, meşhur viski
tadımcısı olan Jack Daniel var.1911
yılında iş yerine erken saatlerde gelir.Para kasasını açmak isterfakat
şifresini hatırlayamaz. Sinirlenir ve kasayı tekmelemeye başlar.Ayak başparmağı yaralanır. Ve kapmış olduğu
enfeksiyon sonucu ölür.
KARDEŞİNİN ÖLDÜĞÜ YERİ GÖSTERİRKEN ÖLEN KADIN
6- 1991 yılında yaşanan bu olay da Tayland’ı 57 yaşında ki
bir kadın, çiftliğinde yürürkeninek
pisliğine basıp düştü. Düşerken tellere tutunmaya çalışan kadın elektrikli
tellerden akıma kapılarak öldü. Kısa bir süre sonra ölen kadının 52 yaşındaki
kardeşi, komşusuna olay yerini göstermek için olay yerine götürdü. Talihsiz
kadın da ölen kardeşi gibi inek pisliğine basıp elektrikli tellerden akıma
kapıldı ve öldü.
AİLECEK BOĞULMAK
7- Mısır da çiftçilik yapan bir adamın tavuklarından birisi
Nil nehrine düşer ve kurtarmak için hemen nehre atlar. Girdaba yakalanınca
kıyıya dönemez ve yardım istemeye çalışır. Olayı gören adamın oğlu hemen nehire
atlar ve babasını kurtarmaya çalışır fakat başarılı olamaz. Ailenin geri kalan
üyeleri de aynı şekilde suya atlar ama kimse başarılı olamaz. Çiftçi ve karısı
ile beraber iki oğlu iki kızı nehir de can verir. İlginç olan ise nehire düşen
tavuk boğulmamıştır.
BERBER MASAJI
8- Erzurum da gerçekleşen olayda rahatlamak için berbere
giden bir adam masaj yaptırmaya başlar. Berber masaj esnasında adamın boynunu
sağa sola çevirirken hızını ayarlayamaz ve müşterisinin boynunu kırarak ölümüne
sebep verir.
ORMAN YANGININ DA ÖLEN BALIK ADAM
9- 1996 yılında Yunanistan yaz dönemin de büyük bir orman
yangını başlar. Uzun uğraşlar sonucun da yangın söndürülür. Yangın sonrası
uzmanlar yanan alan da araştırmaya yapmaya başlar. Ve gördükleri manzara
oldukça ilginçtir. Yanan bölge denizden birkaç km içerde ve oldukça yüksek bir
yer olmasına rağmen, gördükleri bir balıkadamdır. Elinde sıkı sıkı tuttuğu
zıpkını bile bulunmaktadır.Yangın
söndürmek için görev alan hava araçları denizden suyu aldıkları sırada denizde
olan bu adamı da farkında olmadan alırlar ve yangının tam ortasına bırakırlar.
Talihsiz adam yangında bu şekilde can verir.
SABAHATTİN ALİ'NİN HAYATI
Sabahattin Ali,
Türk öykücü, şair , öğretmen, yazar ve gazeteci.
25 şubat 1907 de o dönem
Bulgaristan topraklarında olan Gümülcine Sancağına bağlı Eğridere kazasında
dünyaya geldi.
Babası Selahattin Ali Bey’in
görevi nedeniyle sürekli şehir değiştirmek zorunda kalmıştır. İlk öğrenimini
İstanbul, Çanakkale ve Balıkesir’in çeşitli okullarında tamamlamıştır.
Balıkesir’in Edremit ilçesinde
yaşadıkları dönemde, o bölge Yunan işgali altındaydı. Babasının maaşını işgal
nedeniyle alamaması ailenin zor günler geçirmesine sebep olmuştur.
Sonraki zamanlarda Balıkesir de
bulunan Muallim Mektebine parasız yatılı olarak yazılmıştır. Aile içerisinde
yaşanan sıkıntılı günlerinden biraz olsun bu şekilde uzaklaşmıştır. Bu dönemde
yaşadığı sıkıntılarını, şiir, öykü ve denemeler ile kaleme almıştır.
Okul hayatının Sebahattin Ali
için ayrı bir önemi vardır. Bu dönemde
yazdıklarını gazetelere ve dergilere göndermeye başlar ve aynı zamanda
arkadaşları ile beraber okul gazetesi çıkarmıştır.
Okulda
yaşamış olduğu bir olay sonucunda, okul yönetimi tarafından İstanbul
gönderildi. Aslında bu olay O’nun için bir cezadan daha çok ödül olmuştu. o
yıllarda Ali Canip YÖNTEM, muallim mektebinde edebiyat öğretmenliği yapmaktaydı
ve Sebahattin Ali deki yeteneğin farkına vardı. Ali Canip YÖNTEM yardımıyla
şiirlerini, öykülerini ve denemelerini bir çok önemli dergide yayımlatma imkanı
buldu.
1927
yılına gelindiğinde babasının ölüm haberini almış ve bu durum O’nu derinden
etkilemişti. Babasının ölümü üzerine kaleme aldığı şiir olan ‘’Babam İçin ‘’ 15
ocak 1927 de ‘’ Güneş Dergisi’nde yayımlanır.
Babasının
öldüğü sene henüz 19 yaşındayken okulunu bitirmiş ve öğretmen olmuştur.
Dayısının yardımları ile Yozgat Merkez de Cumhuriyet okuluna tayini çıkar.
Ailesi ile birlikte buraya yerleşen Ali, burada yaşayan insanlar tarafından
oldukça sevilmiştir. Genç yaşına ve oldukça sevilen bir insan olmasına rağmen
yalnızlık duygusunun esiri olmaya başlamış ve mutsuz olmaya başlamıştır. Bu
yalnızlık, edebiyat ve sanat konusunda çevresindekilerle tek bir kelime
konuşamamasından kaynaklanmıştır.
İçinde
bulunduğu durum Sabahattin Ali yi sürekli olarak yazmaya iter. Kalemi sağlam
olan yazar bu dönemde yalnızlığını bu şekilde giderir. Yazdıklarını yakının da
bulunan ve kendisinden oldukça küçük olan dayısının oğluna okutur. Sanata olan
aşkını bu şekilde ayakta tutmaya çalışır. Her ne kadar Yozgat’ta bulunduğu
sürede etrafındaki insanları sade ve dümdüz olarak yorumlasa da, Anadolu insanı
kendisine çok şey kazandırır ve bu kültürü daha yakından tanıma öğrenme imkanı
bulur. Bu bilgi birikimini de ilerleyen zamanlar da kaleme alacaktır.
1928
yılında Milli Eğitim Bakanlığının açmış olduğu sınava girer ve kazanır. İki yıl
boyunca Almanya da dil eğitimi alacaktır. 1930 yılında ülkeye geri döner ve
Konya da öğretmenliğe devam eder.
1932
yılında Konya da arkadaşları ile yaptığı bir toplantı sırasında Atatürk’ü yeren
şiir okuduğu gerekçesi ile tutuklanır ve bir yıl hapis cezası alarak Konya cezaevinde
yatar. Memurluktan kaydı silinir. Daha sonra Sinop cezaevine gönderilir. Bir
iddiaya göre burada cezaevi müdür tarafından, cinayetten tutuklu olan Mehmet
Kuşüzümü’ne emanet edilir. Yazar ile aynı koğuşta yatan bu adam, yazarın
cezaevinden geceleri sürekli okuduğunu ve gündüzleri ise sürekli yazılar
yazdığını dile getirir. Cezaevi günlerinde edindiği bilgi ve tecrübelerini, ‘’
Bir şaka, kanal, kazlar, bir firar, katil osman ve çaydanlık isimli hikayelerin
de kullanır. Konya cezaevinde kaldığı zamanlarda Ayşe SITKI’ya yazdığı bir
mektupta, suçunun olmadığını ve kendisinden hoşlanmayan birkaç kişinin iftira
attığını dile getirmiştir. Cumhuriyetin
10.yıl dönemi sebebiyle çıkartılan af ile serbest kalır.
Cezaevinde
bulunduğu sürede Yıllarca Edip Akbayram tarafından dinlediğimiz ‘’ Aldırma
Gönül ‘’ isimli şarkının sözlerini de burada yazacaktır. ( bu
cümleden sonra şarkı girer )
Cezaevinden
çıktıktan sonra Ankara’ya gider ve Milli Eğitim Bakanlığına öğretmenlik
görevine yeniden başlayabilmek için başvurur. Dönemin Milli eğitim Bakanı olan
Hikmet Bayur, Sabahattin Ali’den Atatürk ile ilgili olan düşüncelerinden
vazgeçtiğini ispatlamasını ister. Bunun üzerine 15 ocak 1934 yılından Benim
Aşkım şiirini yazar ve Varlık Dergisinde yayımlatarak Atatürk’e olan
bağlılığını göstermeye çalışır. İşsiz kaldığı dönemde kendisi için söylenen
‘’komünist’’ sıfatının doğru olmadığını düşünür ve bu konuda bazı yazılar
yazar. Bir süre sonra yazdığı şiir
etkisini gösterir ve Ankara da Neşriyat Müdürlüğüne alınır ve Ankara 2.Ortaokulda
öğretmenlik yapmaya başlar.
1932
yılında İstanbul da eczacı Salih Başotaç’ın evinde Aliye Hanım ile tanışır.
Yazarın poliste sicil kaydının olması ilk başta Aliye Hanım’ın ailesi
tarafından olumsuz karşılanır. Aile Aliye Hanım’ın isteği üzerine evliliğe izin
verilir. 16 mayıs 1935 yılında Kadıköy evlendire dairesinde nikahları kıyılır.
Ankara Ulus ta bir daire tutup buraya yerleşirler. Ankara da yaşadıkları
dönemde maddi anlamda rahatlayan yazarın bir çok dergide yazıları çıkar. Varlık
dergisinde, Kağnı, Arap Hayri, Pazarcı adlı hikayeleri, Ayda Bir adlı dergide
ise, Kamyon, bir şaka, apartman, arabalar beş kuruşa ve düşmana adlı hikayeleri
yayınlanır.
Soyadı
Kanunun çıkması ile birlikte Ailesi ‘’Şenyuva’’ ismini alır. Fakat yazar
babasının ön adı olan ‘’Ali’’ kullanmak istemektedir. Bir çok yazısının altında
da Sabahattin Ali imzası bulunduğu için ali soyisminde ısrarcı olur. Fakat
‘’Ali’’ soyisimi kanunlar gerekçe gösterilerek verilmez ve böylece yazar soyadının
‘’ Alı’’ olmasını ister.
Yazar,
askerliğini 30 yaşına geldiğinde İstanbul da Eski harbiye de yedek subay olarak
yapar. Eşini de askerliği süresi boyunca bulunduğu şehire götürmüştür. İstanbul
da askerliğik yaptığı dönemde kızları Filiz Ali dünyaya gelmiştir.
Askerlik
sonrası Ankara ya tayini çıkar ve burada Musiki Muallim Mektebine Türkçe
öğretmeni olarak atanır. Çevresinde ki yoğunluk azaldığı dönemde edebi
çalışmalara daha fazla önem vermiştir. 1939 yılında ‘’ İçimizdeki Şeytan ‘’
romanını çıkarmıştır. Bu romanı yayınlandıktan sonra siyasi tartışmalara sebep
olur ve Nihal ATSIZ tarafından, Sebahattin Ali nin hayatından çeşitli
bilgilerin olduğu ‘’ İçimizdeki Şeytanlar ‘’ yayınlanır.
Ünlü
yazar Nihal ATSIZ, Sabahattin Ali yi hedef alarak dönemin başbakanı Şükrü
SARAÇOĞLU na mektup yazar. Komünist bir yazarın devlet organlarında görev
yapmasını eleştirmiş ve yazarı vatan haini olmakla suçlamıştır. Bu suçlama
üzerine Sabahattin Ali, Nihal ATSIZ a hakaret davası açar. Yazar duruşmaya
avukatsız katılırken, Nihal ATSIZ ise Hamit Şevket İNCE başkanlığında ki
avukatlar topluluğu ile katılır. Olaylı geçen duruşma bir sonraki tarihe
ertelenir. Mahkeme Nihal ATSIZ ı suçlu bulur ve altı ay ceza verir. ATSIZ’ın
sicilinin temiz olması cezayı dört aya indirir ve tecil edilir.
1944
yılı sonrası, Marko Paşa, Malum Paşa ve Ali Baba gibi yerlerde yazılarında
kullandığı dil daha da sertleşir ve eleştiri boyutunu arttırır. Özellikle bu
dönemde siyasi düşünceleri daha ağır basar ve yavaş yavaş siyaset çevresinden
insanlarla dost olur. İlerleyen dönemlerde imzasız olarak yayınlanan Marko Paşa
daki yazılar başına bela olur ve hakkında dava açılır. Aslında yazıların sahibi
Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz olmasına rağmen derginin sorumlusu Sabahattin Ali
olduğu için dava ona açılır. Bir süre ceza evinde yatar ve daha sonra tahliye
olur.
Çıkardığı
Ali Baba dergisinde, yazmış olduğu Sırça Köşk adlı öyküsünü yayınlar. Bakanlar
Kurulu kararıyla bu öykü toplatılır ve Sabahattin Ali ceza alarak tekrar
cezaevine girer. Çıktığında ise Ali Baba dergisi kapanır ve maddi sıkıntılar
çekmeye başlar.
İşsiz
kaldığı dönemde nakliyecilik yapmaya karar verir ve bir kamyon alır. Bir
söylentiye göre nakliye işine girme sebebi, şehirlerin sıkıcı ortamından
uzaklaşmak ve yeni insanlar tanıyarak edebi konulara daha fazla kaynak bulmak
istemesidir. Aynı dönemde hakkında açılan davaların aleyhine sonuçlanacak
olması yazarı tedirgin etmektedir ve yurt dışına çıkmaya çalışacaktır. Çeşitli
yollar denese de yurt dışına çıkmayı başaramamıştır. En sonunda, cezaevinden
bir tanıdığı olan Berber Hasan kendisine yardım eder. Sabahattin Ali’yi Ali
Ertekin isminde silah çalmak suçundan ordudan atılan eski bir subay ile
tanıştırır. Yurt dışına çıkmasına yardımcı olacak ve kendisine rehberlik
edecektir.
Fakat
bu durum hiçte istediği gibi olmayacaktır. Bundan sonrası için ölümü hakkında
çeşitli söylentiler vardır. En bilindik olanı, kendisine rehberlik eden Ali
Ertekin tarafından kafası odunla ezilerek öldürülmesidir. Cesedi yaklaşık 7 ay
sonra bulunur ve yakalanan Ali Ertekin ifadesinde yazarı öldürdüğünü itiraf
eder. Öldürme sebebi ise kendince şöyledir; Sabahattin Ali’nin yurtdışına çıkıp
komünizm ile ilgili çalışmalar yapıp Türkiye de ihtilal yapacağıdır.